Ahmetler Köyü

Köyümüzü, yöremizi, kültürümüzü tanıyalım, tanıtalım.

16 Aralık 2013 Pazartesi

Tarifsiz Acı

Sene 1959. Ali Koç Antalya'da okuyordu. İbrahim, Mustafa, ben Aksu'da okuyorduk. Ali bir pazar günü bizi görmeye gelmiş. Beraber gezdik, konuştuk, fotoğraf çektirdik. Belki de benim ilk çektirdiğim fotoğraftı bu.
15. Aralık 2013. Ali'nin Almanya'da öldüğü haberini aldık.
..................
TARİFSİZ ACI
İçime bir acı çöktü. İçime bir acı çöktü duyunca haberi. Zamansız ayrılıklar, erken ayrılıklar çok dokunuyor insana. Her yolun bir sonu var, tamam kabul, yaşama yolculuğumuzun da bir sonu var, ama bu yolun beklemediğimiz bir zamanda sonlanıvermesi bir fazla dokunuyor insana. İnsanın içine, insanın yüreğine bir acı çökeriveriyor.
Ali’yle çocukluğumuz beraber geçmişti. Köyde evimiz yan yanaydı. Yaylada aynı obada senelerce beraber oynamış, beraber oğlak gütmüş, beraber cula avına, yalı bülücü avına gitmiştik. Sacda pişen sıcak yufkanın yarısını ona yarısını bana dürüp vermişlerdi. Aynı tastan sütümüzü içmiştik. Bazen kavga edip birbirimizin elini kolunu ısırmıştık. Bazen birimizin anası evde olmayınca ötekinin çadırında kalmış, aynı yatakta sabahlamıştık. Yaylada kendi yaptığımız kumlu, tozlu yollarda, düzgün köşeli taşlardan olan arabalarımızı sürüp “şüfercilik” oynamıştık. Kardeş gibi beraberce aynı ortamda büyümüştük. Kardeş gibiydik. Yokluğunu duyunca içime bir acı çöktü. Tarifi zor bir acı. İçimi yakan, içimi ezen bir acı.
Okul yıllarında da kopmadık birbirimizden. Yarıyıl tatilinde beraberce Mezar Ardı’na doğru gezip güneşli günlerde üstümüzü çıkarıp güneşlediğimizi hatırlarım. Yaz aylarında Kazan Göbet’te neşeli günlerimiz geçmişti. Irmakta balık avlamıştık. O Antalya’da okurken biz Aksu’da okuyorduk Aksu’ya bizi ziyarete gelmişti. İbrahim, Mustafa, ben ve o beraber fotoğraf çektirmiştik. Bu belki de benim ilk fotoğrafımdı.
Okul bitince de hemen hemen her sene görüştük. Yaşam biçimimiz, hayat görüşümüz birbirine yakındı. Birbirimizle konuşmaktan keyf alırdık. Konuşacak ortak konumuz çok olurdu. Beraber olmaktan sıkılmazdık. İnsanlarımıza karşı bakış açımız aynıydı. Evimiz, çocuklarımız, işimiz konusunda da sevinçli, acılı duygularımızı hiç çekinmeden paylaşırdık. Özel konularımızı paylaşabileceğimiz birkaç kişiden biriydi. Konuşurken konuşmalarında art niyet aranmazdı. Özü, sözü birdi. Herkese karşı içten ve dürüsttü. Herkese yardım etmek isterdi. 
Köyümüzün, yurdumuzun sorunları onun da sorunları; sevinçleri onun da sevinçleriydi. Yazılarında onun “insancıl” yanı açıkça görülüyor. Babadan miras tutumluluğu, anadan miras titizliliği, düzenliliği onun yaşamında da görülüyordu. Yaptığı işin eksiksiz, düzgün olmasını isterdi. Onun özgüveni, girişkenliği onu Almanya’ya kadar götürmüştü. Eşi, çocukları orada yaşamaktalar. Orada yaşamaları zor mu olacak, kolay mı olacak bilemiyoruz.
Köyümüz değerli bir evladını kaybetti. Biz çok yakın bir arkadaşımızı kaybettik. Toplumumuzda Ali gibi özü sözü bir olan insan azdır. Onu kalbimizde yaşatacağız. Nur içinde yatsın.
Benim içime böyle bir acı çökeren bu beklenmedik kayıp diğer yakınlarını da acıya boğdu muhakkak.
Acımızı içimize gömelim. Eşine, çocuklarına kardeşlerine diğer yakınlarına başsağlığı dileyelim. Hepimizin başı sağ olsun

Hiç yorum yok: